Dışişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken konuşan, CTP Milletvekili Fikri Toros Kıbrıs sorununun ekonomik ve diğer sorunların temelini oluşturduğunu söyledi.
“Bu çözüm değil, çözümsüzlük siyasetidir” diyen Toros, çözümsüzlüğün Kıbrıslı Türklerin tüm hak ve menfaatlerden mahrum kalması, Kıbrıs’ın sadece Kıbrıslı Rumlar tarafından temsil edilmesi, izolasyonun etkisiyle Kıbrıslı Türklerin siyasi ve ekonomik anlamda yoksullaşması anlamına geldiğini belirtti.
Sürecin bir takvime bağlanması gerektiğini de vurgulayan Toros, tarafların uzlaşmaz tutumlarından uzaklaşmaları ve gerekli esnekliği göstererek, eş zamanlı şekilde siyasi irade ortaya koymaları gerektiğini kaydetti.
Yaşanan son gelişmelerin çözüm arayışı adına umut verici olduğunu belirten Toros, enerji kaynakları, garantör ülkelerin çıkarları gibi unsurlar nedeniyle zor bir diplomatik dengenin ortada olduğunu ifade etti.
Toros, yapılacak gayri resmi toplantıyı, yeni geçiş noktaları üzerinde çalışmaların sürmesini, yerel sorunların ele alınacağı diyaloğun başlayacak olmasını, “Doğru yolda atılan küçük fakat olumlu adımlar” olarak tanımadı.
Kıbrıs sorunundaki çözüm arayışlarının sadece garantör ülkelerle sınırlı olmadığını, küresel aktörlerin de sürece dahil olmasının konuyu daha da karmaşık hale getirdiğini belirten Toros, her şeye rağmen çözümün mümkün olduğunu kaydederek, bunun sadece ada için değil küresel ve bölgesel aktörlerin çıkarları içine alan bir dengeyi içerdiğini anlattı.
SORUN RUMLARIN “KIBRIS CUMHURİYETİ” OLARAK SAYILMASIDIR
Kıbrıs konusu bağlanımda alışık olunan tezlerin tekrar edildiğini belirten Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu da, dünyanın değiştiğini ve bakanlığın görevleri olduğunu, ancak bütçe payı 0,59 olan bakanlığa ülkede verilen önemin net şekilde ortada olduğunu kaydetti.
Kıbrıs Türk halkının sözde “Kıbrıs Cumhuriyeti”in bir toplumu olmadığını vurgulayan Ertuğruloğlu Kıbrıs Türk halkının devlet sahibi bir halk olduğunu belirtti.
Kıbrıs sorununun Rum tarafının “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak kabul edilmesinden ibaret olduğunu ifade eden Ertuğruloğlu, bunun göz ardı edilerek egemen eşitlik politikasının çözümün önünde ön koşul olarak alınmasının hiç anlaşılır olmadığını, çözümün önünde tek bir ön koşul olduğunu bunun da Rum tarafının “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak sayılması olduğunu ifade etti.
İlgili BM kararlarına işaret eden Ertuğruloğlu, “Dünya Rum’a Kıbrıs Cumhuriyeti muamelesi yaptığı Rum da bunu pervasızca Kıbrıs Türkünün aleyhine kullanarak ambargolar uygulattığı sürece siz hangi müzakereden hangi çözümden bahsedebilirsiniz?” diye sordu.
Önceki sürecin sonuç vermeyeceğinin ortada olduğunu anlatan Ertuğruloğlu açıkça federasyon seçeneğinin ortadan kalktığını vurguladı.
KKTC devlet Meclisi’nde bu konuşmaların yapıldığını anımsatan Ertuğruloğlu, devlet göz ardı edilip toplum söylemi yapılmasını eleştirdi.
Türkiye AB ilişkilerine de değinen Ertuğruloğlu “Türkiye’nin Kıbrıs meselesi olmasa AB’ye üye yapılacağını mı düşünürsünüz?” diye sordu.
“Kıbrıs meselesi anavatan Türkiye’yle saptadığımız ilkelerle ileri götürülen ve savunulan bir meseledir” diyen Ertuğruloğlu, şimdiki Rum liderliği kötülenerek sanki önceki liderlikler iyiymiş gibi bir hava yaratılmak istendiğini ancak önceki liderliklerin de aynı şekilde olduğunu belirtti.
Siyasi eşitliğin ancak egemen eşitliğe dayandırılıyorsa bir anlamı olacağını dile getiren Ertuğruloğlu, “Karşı tarafta bizimle anlaşmaya hevesli bir Rum var da biz buna engel oluyoruz gibi bir tablo çiziyorsunuz. Bilinen retorikten çıkın diyorsunuz, sizin retoriğiniz 60 yıl denendi. Her anlaşmaya ‘hayır’ diyen Rum oldu, ancak sonunda ne oldu Denktaş Bey’e lakap takıldı: Mr. No”.
Garantörlüğün hakkını veren tek ülkenin Türkiye olduğunu belirten Ertuğruloğlu, öte yandan Rumların Kıbrıs sorunu 1974’te başladı dediğini kaydetti.
Ertuğruloğlu Kıbrıslı Rumlar sorunu bu şekilde görmeye devam ettiği sürece hangi müzakereden hangi anlaşmadan bahsedilebileceğini sordu.



















