BM’nin Kıbrıs özel temsilcisi Holguin ile AB’nin özel temsilcisi Hahn’ın eşzamanlı atanması, Kıbrıs sorunu ile AB-Türkiye ilişkilerini birbirine bağladı.
Rum basınında yer alan bir haberde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından Kıbrıs sorunuyla ilgili kişisel temsilcisi olarak atanan Maria Angela Holguin ile Avrupa Birliği tarafından Kıbrıs özel temsilcisi olarak atanan Johannes Hahn’ın varlığının Kıbrıs sorunu ile AB-Türkiye ilişkileri süreçlerini birbirine bağladığı öne sürüldü.
Fileleftheros gazetesi konuyla ilgili haberinde elde ettiği bilgilere dayanarak, Hahn’ın atanmasıyla ilgili açıklamanın bir iki hafta önce yapılmasına dair bir düşünce bulunduğunu yazarken, gecikme sebeplerinin Avrupa Komisyonu ile Komiserler Kolejinin iç prosedürleriyle alakalı olduğu kaydedildi.
AB’nin Hahn’la ilgili açıklama yapılmadan önce Holguin’in yeniden atanmasıyla ilgili açıklamanın resmileşmesini istemesinin ihtimal dışında olmadığını da kaydeden gazete, Hahn’ın atanmasıyla ilgili açıklamanın Holguin’in atanmasıyla ilgili açıklamadan iki gün sonra gerçekleşmesinin esasen Kıbrıs sorunu ile AB-Türkiye ilişkilerini bir araya getirdiği yorumunda bulundu.
Kıbrıs sorununun her daim BM şemsiyesi altında bulunduğunu ve sorun çözülene kadar BM şemsiyesi altında olacağının da ortak kabul edilebilir bir şey olduğunu yazan gazete, ezelden beridir bir dizi başka olayın Kıbrıs sorunuyla ilgili gelişmeleri etkilediğini belirtti.
Türkiye’nin Kıbrıs sorunundaki tartışmalardan faydalanmak için (NATO vb gibi) başka örgütlere katılımını ve geniş bölgedeki gelişmeleri kullandığını öne süren gazete, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik AB faktörünün son yıllarda ya araç ya da bahane olarak kullanıldığını öne sürdü.
Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik AB faktörünün, AB’yi her şeyi sihirli bir şekilde çözecek kurum olarak gören Rum kesimi açısından araç, diyalogdan kaçmak için sürekli mazeret arayan Kıbrıs Türk tarafı açısından ise bahane olarak işlev gösterdiğini iddia eden gazete, Kıbrıs sorununda herhangi bir rolü olmadığını gören AB’nin ise geçmişte Rum kesimine, bunun BM’nin meselesi olduğunu iletmeye özen gösterdiğini ifade etti.
Olayların aldığı yeni şekille birlikte ise, AB’nin Kıbrıs sorununda destekleyici ve etkili bir şekilde oynayacak role sahip olduğunu kabul ettiğini ifade eden gazete, Hahn’ın doğrudan Avrupa Komisyonu Başkanına tabi olacak olmasının ise önemli bir unsur olduğunu savundu.
Gazete Avrupa Konseyinin 2024 yılının nisan ayında aldığı kararlarla birlikte Kıbrıs sorunundaki ilerlemenin Avrupa-Türk ilişkilerinin iyileşmesi için yapısal bir önkoşul olduğunu ortaya koyduğunu ve AB liderlerinin mesajının ise yeterince net olduğunu belirtti.
Bu mesajın Türkiye’yle ilişkilerin stratejik olarak yükseltilmesi sürecinin Türkiye’nin Kıbrıs sorununu çözümü konusunda eylemsiz ve negatif olması halinde devam edemeyeceği şeklinde olduğunu anımsatan gazete, Rum tarafındaki “hükümet kaynaklarına” dayanarak Johannes Hahn’ın atanmasının bu stratejiyi siyasi derinlik ve pratik bilgi birikimiyle zenginleştirdiğini savundu.
Gazeteye göre Rum “hükümetinden kaynaklar” Hahn’nın hem Türk dış politikasının hangi yollardan geçtiğini, hem de Avrupa prensiplerinden ödün vermeden ortak bir zemin aramayı bildiğini düşünüyor.
Holguin ile Hahn’ın eşzamanlı atanmasına atıfta bulunarak BM ile AB’nin Kıbrıs sorununda kendi aralarındaki iş birliğinin bundan sonra yaşanacak gelişmeler açısından önemli olarak addedildiğini de kaydeden gazete, BM’nin geçmişteki yaklaşımının aksine son yıllarda ve özellikle de Kıbrıs sorunundaki son yoğun çabalarının ardından, AB’nin Kıbrıs sorununda oynayacak role sahip olduğunu anladığını ekledi.
Gazete başka bir haberinde ise Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in çıkmazın aşılmasına ilişkin stratejisini, kaleme aldığı bir makaleyle gazeteye analiz ettiğini yazdı.
Gazete Hristodulidis’in kaleme aldığı makaleye “AB’nin Her Düzeyde Devreye Sokulması- Avrupa Kıbrıs’ın Yanında- Hahn’ın Atanması Geleceğe Dönük Kararlı Bir Adım” başlıklarıyla manşetten ve iç sayfadan yer verirken, Hristodulidis’in, AB tarafından Kıbrıs sorunuyla ilgili özel temsilci atanmasını, hedef koyma, bunu isteme ve hedefi başarmaya bağladığı belirtildi.
