KIBRIS MÜZAKERELERİ Anılarım (4)
Kıbrıs sorunu müzakereleri belki de en çok ilgi çeken dönemlerine giriyordu…
Annan’ın adaya gelişi gibi çok kritik dönemi takip eden yabancı gazeteciler arasında en çok Türk Basını yer alıyordu.
14-16 Mayıs 2002 tarihlerinde dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın adayı ziyareti nedeni ile basın son zamanların en hareketli günlerini yaşıyordu.
Ordan oraya koşuşturmalar, not defterleri, kamera ve tripotlar, foto muhabirlerinin fotoğraf makineleri cepli kalın yeleklerindeki kocaman mercekleri gibi pek çok şeyi sırtımızda zorla taşıyorduk…
Çoğu kez yerlere saçılan notlar tam o sırada canlı bağlantılar ve yağmurda ıslanmalar…
Bir koca otobüs gazeteci Kermiya’daki Türk askeri bölgesine geçtik beklemeye başladık ve nihayet hareket…
Bölgeyi iyi biliyorum çünkü 1974’ten sonra Lefkoşa sınır bölgesinden Yerolakko’ya göç ettiğimizde o yolu kullanılıyorduk. Her sabah ve akşam otobüsle eve gidip gelirken bombalanmış Grammer School önünden geçerken, anlatılan gerçek ya da abartılmış hikayeler aklıma geldikçe ürperiyordum!
Evet koca otobüsle kuş uçmaz kervan geçmez ,sadece asker ve ailelerinin bulunduğu bölgeden geçerken yağmur şiddettini azaltmış usul usul yağıyordu…
Türkiye’den en bilinen gazeteciler arasına bulunan rahmetlik Mehmet Ali Birand ve daha pek çoğu kendi aralarında konuşuyorlardı. Ben de arada sorulan bazı sorulara yanıt verirken gözüm dışarda aklım barıştaydı!
Acaba çözüm olacak mı ne olacak geçtiğimiz yıkık dökük yerler ve yüreğimizdeki yaralar sarılacak mı?
Her zaman söylerim elbette haberci gözü ile herkes görevini yapıyor ama bizler bunun yanında, memleketimiz için ayrıca bir endişe, umut, umutsuzluk kısaca gaile çekiyoruz!
Yıkık dökük yerlerle birlikte yağmurun yıkadığı ağaçlar Kıbrıs’a özgü bitkiler (fazla ayak basılmayan yerler) hatta ben anlamam da avcıların meşhur avladıkları kuşlar heyecanla ilerliyoruz.
Artık Türk bölgesi sonrası BM’nin kontrolündeki eski havaalanı bölgesine gireceğiz küçük bir demir bariyer ve asker bekliyor. Bizi götüren askeri jip barikatta durdu biz otobüsle geçeceğiz ama otobüsün boyu demirden yüksek!
Bir bağırışma , demiri sökecek halleri yok ya, yol zaten dar belki de demirin etrafından dolanmak gerekiyor diye düşünülürken, askerler kendi aralarında konuşuyor, bu arada görüşme başlama saati yaklaştığından tüm basın homurdanıyor.
Ve karar verildi otobüs demirin etrafından dolanıp geçecek BM aracının escort yapacağı Landrover’i takip ederek görüşme yerine varılacak…
Ama o kadar kolay olmuyor çünkü demir bariyerin atrafını dolanırken otobüs çamura batıyor.
Gazeteci Mehmet Ali Birand’ın sonradan “Görüşmeler batağa saplanmıştır” (18 Mayıs 2002) yazısından önce biz basın mensupları çamura saplanmış çıkamıyorduk!
İnip yürümeyi düşündük ama ne mümkün biz de çamura bata çıka elimizde onca yükle var olan mesafeyi nasıl gidecektik!
Bu arada herkes söyleniyor ama nur içinde yatsın Birand ciddi ciddi sinirlenmiş ve bayağı küfür ediyor, nihayet çamurdan kurtulduk ve görüşme yerine bağıra çağıra vardık.



















