KLERİDES’İN 1974’TEN SONRA KUZEYE İLK GELİŞİ VE DENKTAŞ’LA GÖRÜŞMESİ
Meslek hayatımda her haberi severek yaptım (kaza, kadın cinayeti ve kötü haberler hariç) ancak Kıbrıs sorunu benim için her zaman daha heyecanlı oldu…
İlkesel duruşumu haberlere yansıtmamakla birlikte heyecanımı gizleyemediğim çok oldu…
Unutmamak adına müzakereleri takip ederken yaşadığım anılarımı sizlerle paylaşmak istedim.
1999 Aralık ayından 2000 Kasım’ına kadar Rauf Denktaş ve Glafkos Klerides ile dolaylı görüşme turları düzenlendi.
5 Aralık 2001’de Rum Yönetimi Başkanı Glafkos Klerides, Kuzey Kıbrıs’a geçerek sarayda Denktaş ile yemek yedi. Klerides, böylece Kıbrıs tarihinde görevdeyken kuzeye geçen ilk Rum lideri oldu.
Soğuk ve yağmurlu bir geceydi, üzerimizde paltolar, ayağımızda botlar, boynumuzda atkılar, elimizde mikrofon ve not defterleriyle, rum ve diğer yabancı basından meslektaşlarımız ile dışarda bekliyoruz…
O kadar sıkışık bir alanda duruyoruz ki, ayağım suyun içinde ve oradan kımıldayamıyorum…
Botların topuk kısmına basarak durmaya çalıştığım o gün soğuk ve heyecandan titriyordum.
Foto muhabiri çok sevdiğim Manolis her zamanki gibi saçı sakalına karışmış, en azından yüzü üşümüyordur diye düşünürken, deri kaplı not defteriydi galiba yere attı “bas üstüne “dedi.
Neden basmam gerektiğini önce anlamadım sonra üşümemem için yaptığını anladım ve gülümsedim, teşekkür ettim…
Klerides, 26 yıl aradan sonra kuzeye geçti ve saraya gelmeden, meclisin önündeki yoldan geçerek Lefkoşa’da kısa bir tur attı. Klerides KKTC’ye makam arabası yerine, bakanlarından birine ait olan EYA 1 plakalı sivil bir araçla geçmişti.
Denktaş, Klelerides’i kapıda karşılamıştı. Sanırım yakın arkadaşlıklarından mütevellit çok samimi bir karşılamaydı…
Basın bağırıyor “Sayın Dentaş…”, “Kirie Klerides…” duyan yok onlar gülücüklerle konuşuyorlar…
Nihayet dönerek basına poz verdiler sonra içeri girdiler birbirlerinin sırtını sıvazlamayı da ihmal etmediler…
Basının bu tür yemeklerde her zaman menüyü alma alışkanlığı vardır, işin magazin yönü de unutulmaz…
Yemekte Klerides’in en çok imambayıldıyı beğendiğini öğrendik. Denktaş beyaz şarap içerken Klerides konyak içti.
Basına, tavuk dolma ve ekmek kadayıfı dağıtıldı, rum meslektaşlarımız çok sevdikleri kadayıfı afiyetle yediler kalanı da giderken götürdüler…
Samimi bir havada geçen yemek iki buçuk saat sürdü.
Nihayet kapılar açıldı gülerek dışarı çıkan liderler hala konuşup gülüyordu…
Meraktan çatlamak üzereyiz açıklama bekliyoruz ama açıklama yok!
Birbirlerine karşılıklı fıkra anlattıkları bilgisi geldi…
İŞTE O FIKRALARDAN BİR TANESİ:
Denktaş, Klerides ve Kiprianu ölmüşler, Denktaş’la Klerides cennete, Kiprianu ise cehenneme gitmiş!
Cennette çok canı sıkılan iki arkadaş acaba ‘Kiprianu ne yapıyor, biz bu kadar sıkılırken onu bir görsek’ demişler, kötü durumu onlara teselli olacaktı…
Oradaki bir görevliye cehennemi uzaktan görme imkanları olup olmadığını sormuşlar ve nihayet, Küçük bir pencereden cehenneme bakmışlar…
İkisi birden hayretler içinde kalmışlar, Denktaş ve Klerides ‘biz burda can sıkıntısından ölürken Kiprianu kucağında Madonna ile oturuyor, bu nasıl bir ceza , bu ödül’ diye isyan etmişler…
Görevli pencereyi kapatmalarını söylemiş ve şöyle demiş:
“Bu Klerides’in ödülü değil, Madonna’nın cezasıdır”
Bu arada o gece oynanan Galatasaray maçındaki galibiyet haberi de liderlerin bir süre futboldan konuşmalarına neden olmuştu.