Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Erzincan’da Uluslararası Türk Dünyası Sempozyumu’nda konuştu
Lefkoşa, 10 Ekim 22 (TAK):
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi’nin ev sahipliğinde, Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım ile Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın himayesinde düzenlenen Uluslararası Türk Dünyası Sempozyumu’na katıldı.
Cumhurbaşkanı Tatar, “Gönlümüz, tarihimiz ve kaderimiz birdir” dedi. Kıbrıs’ta çok acılar çekildiğini fakat hiçbir zaman karamsarlığa düşülmediğini, Kıbrıs’ın, 350 yıl Osmanlı egemenliğinde yaşamış bir Türk adası olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Tatar, konuşmasına şöyle devam etti:-“Vatan, sadece toprak demek değildir. Aynı zamanda denizlerde, enerji kaynaklarında ve göklerdeki hakkımızı temsil eden milli hassasiyetimizdir” “Devlet olmak ne demektir? Mücadeledir, şehitler vermektir, vatan uğrunda dökülen kan demektir, acılardır, ödenen bedellerdir… Sonuç olarak ortada meşru bir KKTC vardır. Toprağı, halkı, demokrasisi, yaşamı, sınırları ve Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi olarak tanıdığı KKTC’nin Mavi Vatan’da da hakkı vardır. Mavi Vatan bizim için çok önemlidir. Vatan, sadece toprak demek değildir aynı zamanda denizlerde, enerji kaynaklarında ve göklerdeki hakkımızı temsil eden milli hassasiyetimizdir. Kıbrıs’ı kimse güneyde küçük bir ada olarak görmesin! Türkiye Cumhuriyeti ve Türk dünyası ile adadaki Kıbrıs Türkü; şehitler diyarında bütün bu haklarımızla birleştiğimizde işte o zaman bu gönül coğrafyası çok daha anlamlı, milli ve kutsaldır. Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım ve Türk Devletleri Teşkilatı Genel Sekreteri Baghdad Amreyev’den KKTC’nin önümüzdeki ay Semerkant’taki toplantıda Türk Devletleri Teşkilatı’nın gözlemci bir üyesi olarak kabul edilmesinden dolayı duyduğum büyük sevinci de sizinle paylaşmak istiyorum. Bu mücadelede bizimle birlikte olan, destekleyen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yürekten teşekkür ederim.
Kıbrıs’taki mücadelemiz esas itibarıyla gençlik yıllarımda Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile yaptığım sohbetlerde hep ifade ettiği şey, egemenlik ve devlet meselesiydi. Egemenliği devredilen Kıbrıs Adası’nda Rum-Yunan ikilisinin bazı müttefikleri ile Kıbrıs’taki Türk halkını yok etmek, adayı bir Rum-Yunan adası yapmak ve Enosis’le Yunanistan’a bağlamak için yapılan bütün hukuksuzluk ile saldırıların gayrimeşru olduğunu hep birlikte bütün dünyaya haykırdık.” -“Bizi ambargo ve izolasyonlarla federal çatı altında yok etmeyi amaçlıyorlar fakat yanılıyorlar” “İngiliz sömürge yönetiminde Kıbrıs’a olağanüstü bir nüfus aktarımı olmuştur. Eğer adayı Yunanistan’a bağlama girişiminde bulunulursa Türkiye Cumhuriyeti buna sessiz kalmayacaktı. Kıbrıs Türk halkı, Londra ve Zürih antlaşmalarının neticesinde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ortağı olmuştur. Yani en az Rumlar kadar egemen olacaktır. Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş da ömrünü Kıbrıs davasına adamış, müzakere masalarında mücadele etmiştir. Türk dünyası da bu gelişmeleri izlemektedir. Oynanan oyun, büyük bir uluslararası tezgâhtır. O tezgâh, bizi bir federal antlaşmanın içerisine hapsederek orada Kıbrıs Türk halkını geçmişiyle kaderiyle azınlık statüsüne getirecektir. Rum-Yunan ikilisi verdiği hiçbir vaadi yerine getirmedi. Annan Planı’na biz evet dedik, onlar ise hayır. Hayır diyen Rum tarafını mükâfatlandırıp tek başına Avrupa Birliği’ne aldılar. Bizi ambargo ve izolasyonlarla federal çatı altında yok etmeyi amaçlıyorlar fakat yanılıyorlar.
“İngiliz sömürge yönetiminde Kıbrıs’a olağanüstü bir nüfus aktarımı olmuştur. Eğer adayı Yunanistan’a bağlama girişiminde bulunulursa Türkiye Cumhuriyeti buna sessiz kalmayacaktı. Kıbrıs Türk halkı, Londra ve Zürih antlaşmalarının neticesinde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ortağı olmuştur. Yani en az Rumlar kadar egemen olacaktır.



















